Kadıköy Caddebostan'daki Irmak Okulları Kültür
Merkezi'nde düzenlenen 'Ulusal Uyanış' konulu konferansa CHP İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler, İstanbul Milletvekili Nur Serter, Arama
Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki, emekli Tuğamiral Türker
Ertürk ve Birleşik Kamu-İş Anadolu Yardımcı Başkanı Abidin Baysal
konuşmacı olarak katıldı.
İSTANBUL- CHP Milletvekilleri Nur Serter ve Birgül Ayman Güler
konuşmalarında 30 Mart yerel seçim sonuçlarını değerlendirdiler. Nur
Serter, Ak Parti'nin aldığı oy oranının, siyaset dışı çeşitli nedenleri
olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye'nin doğurganlık haritasını
incelediğimiz zaman Türkiye'de nüfusun Batı'da özellikle Batı Marmara'da
Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nin belli bir kesiminde gerilediğini
görüyoruz. Yani bu bölgede yaşayan insanlar çocuk sayısını minimize
etmiş durumdalar. Nüfus, Doğu ve Güneydoğu'da, Batı'ya oranla 4 kat
artıyor. Şanlıurfa'da bir kişinin kişi başına düşen çocuk sayısı 4 iken,
Kırklareli'nde 1.4 oluyor. Türkiye'de çağdaş değerleri, Atatürkçülüğü
savunan CHP ve benzeri partilerin klasik seçmen kitlesinde bir
durağanlık hatta bir azalma meydana gelirken, AKP'ye ve BDP'ye oy veren
kesimlerde çok ciddi nüfus artışı olduğunun altını çizelim. Herşey buna
bağlanamaz ancak bunu gözardı edemeyiz. 18 yıl, bir seçmen kuşağıdır.
Güneydoğu Anadolu'ya, Doğu Anadolu'ya gittiniz zaman aile başına çocuk
sayısı kimi ailelerde 12-13'e ulaşırken Batı'ya geldiğiniz zaman bunun
azaldığını görüyoruz. Yani bizim klasik seçmen tabanımız büyümezken, AKP
ve BDP hızla büyüyor. Bunun içinde başbakan ısrarlı bir şekilde '3
çocuk' sloganını dile getiriyor" diye konuştu.
"BİR MUHALEFET PARTİSİ MİLLETVEKİLİ OLARAK SÖYLEMEM GEREKİR"
Konuşmasında "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu kadar oy almasının objektif bir başka nedeni yerel yönetimlerde başarılı olmasıdır" diyen Serter şöyle devam etti: "Bir muhaletefet partisi milletvekili olarak bunu söylememem gerekir belki ancak AKP yerel yönetimlerde başarılıdır ve insanları kucaklayıcıdır. Herhangibir AKP'li belediyenin kapısını çalan herkes buyur ediliyor, çay ikram ediliyor, sorunu not alınıyor. CHP'li belediyeler de özellikle kendinden olanlara karşı tarafsız olayım kaygısıyla dışlayıcı ve onlara yabancılaşan bir politika izliyor. Bizim belediyeci arkadaşlar sanki tarafsızlık bize aitmiş gibi yabancıya hizmet ediyor kendinden olanı dışlıyor. CHP'de kendinden olanı dışlayıp, kendinden olmayanı kucak açan bir gelenek gelişmiş durumda. Sürekli kendinden olanı, kıran, üzen, motivasyonunu yok eden bir gelenek, tabanımızın, üyelerimizin örgütlerimizin önemli ölçüde şevkini kırıyor."
GÜLER: "YEREL SEÇİMLERDE BAŞARISIZ OLDUK"
Birgül Ayman Güler de konuşmasında CHP'nin yerel seçimlerde büyük bir başarısızlıkla karşı karşıya kaldığını belirterek, başarısızlığın nedeninin partinin 'altı ok' doğrultusundan vazgeçmesi olduğunu söyledi. Partilerin aldığı oy oranlarını açıklayan Güler, CHP'nin 30 büyükşehirde toplam yüzde 28, büyükşehir olmayan 51 ilde ise yüzde 17 oy almasının kendileri için büyük bir üzüntü olduğunu ifade etti.
CEMAATİ DENİZ KABUKLUSUNA BENZETTİ
Cemaati de eleştiren Güler, "Biz seçim sürecinde Türkiye'yi en büyük zararları uğratan unsurla yani cemaatle resim verdik. Cemaat bir deniz kabuklusudur. Kabuklular balinaya yapışmadan hayatlarını sürdüremiyor. Balinaya yapışan kabuklular bir süre sonra balinayı ağırlaştırırlar. Balinalar da sığ sulara giderek sürtünmeyle üzerlerindeki kabuklulardan kurtulur ve sonra tekrar açılırlarmış. Hayatlarını da ancak kabuklulardan temizlendikleri zaman sürdürebilirlermiş. Cemaat AKP balinasına yapıştı ancak AKP balinası bundan silkelenerek kurtuldu. CHP ve MHP balinalarına yapışmak için elinden geleni yaptı. Ne yazık ki bizim bazı arkadaşlarımız da bunların çok büyük bir güç oldukları gerekçesiyle 'niye olmasın, biz herkesten oy alırız' dedi. Bizim adaylarımız cemaat televizyonlarında propaganda yapmaya başladıysa bizim izlediğimiz televizyonlarda Fethullah Gülen reklamları boy göstermeye başladıysa , eğer cemaatin ileri gelenleri biz CHP'ye oy vereceğiz diye konuşmaya başladıysa o zaman bu kabuklu bize yapışmıştır demektir" diye konuştu.
PARTİSİNİ ELEŞTİRDİ
Birgül Ayman Güler, partisinin seçim sürecinde kasetlerle seçim propagandası yapmasını da eleştirdi. Güler, "Yalnızca darbe değildir anti demokratik olan, aynı zamanda kaset şantajcılığının kendisi de anti demokratik yöntemlerin en başında gelir. Bizde MHP gibi bu kasetleri kullanarak seçim propagandası yaptık" ifadelerini kullandı.
"BİR MUHALEFET PARTİSİ MİLLETVEKİLİ OLARAK SÖYLEMEM GEREKİR"
Konuşmasında "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu kadar oy almasının objektif bir başka nedeni yerel yönetimlerde başarılı olmasıdır" diyen Serter şöyle devam etti: "Bir muhaletefet partisi milletvekili olarak bunu söylememem gerekir belki ancak AKP yerel yönetimlerde başarılıdır ve insanları kucaklayıcıdır. Herhangibir AKP'li belediyenin kapısını çalan herkes buyur ediliyor, çay ikram ediliyor, sorunu not alınıyor. CHP'li belediyeler de özellikle kendinden olanlara karşı tarafsız olayım kaygısıyla dışlayıcı ve onlara yabancılaşan bir politika izliyor. Bizim belediyeci arkadaşlar sanki tarafsızlık bize aitmiş gibi yabancıya hizmet ediyor kendinden olanı dışlıyor. CHP'de kendinden olanı dışlayıp, kendinden olmayanı kucak açan bir gelenek gelişmiş durumda. Sürekli kendinden olanı, kıran, üzen, motivasyonunu yok eden bir gelenek, tabanımızın, üyelerimizin örgütlerimizin önemli ölçüde şevkini kırıyor."
GÜLER: "YEREL SEÇİMLERDE BAŞARISIZ OLDUK"
Birgül Ayman Güler de konuşmasında CHP'nin yerel seçimlerde büyük bir başarısızlıkla karşı karşıya kaldığını belirterek, başarısızlığın nedeninin partinin 'altı ok' doğrultusundan vazgeçmesi olduğunu söyledi. Partilerin aldığı oy oranlarını açıklayan Güler, CHP'nin 30 büyükşehirde toplam yüzde 28, büyükşehir olmayan 51 ilde ise yüzde 17 oy almasının kendileri için büyük bir üzüntü olduğunu ifade etti.
CEMAATİ DENİZ KABUKLUSUNA BENZETTİ
Cemaati de eleştiren Güler, "Biz seçim sürecinde Türkiye'yi en büyük zararları uğratan unsurla yani cemaatle resim verdik. Cemaat bir deniz kabuklusudur. Kabuklular balinaya yapışmadan hayatlarını sürdüremiyor. Balinaya yapışan kabuklular bir süre sonra balinayı ağırlaştırırlar. Balinalar da sığ sulara giderek sürtünmeyle üzerlerindeki kabuklulardan kurtulur ve sonra tekrar açılırlarmış. Hayatlarını da ancak kabuklulardan temizlendikleri zaman sürdürebilirlermiş. Cemaat AKP balinasına yapıştı ancak AKP balinası bundan silkelenerek kurtuldu. CHP ve MHP balinalarına yapışmak için elinden geleni yaptı. Ne yazık ki bizim bazı arkadaşlarımız da bunların çok büyük bir güç oldukları gerekçesiyle 'niye olmasın, biz herkesten oy alırız' dedi. Bizim adaylarımız cemaat televizyonlarında propaganda yapmaya başladıysa bizim izlediğimiz televizyonlarda Fethullah Gülen reklamları boy göstermeye başladıysa , eğer cemaatin ileri gelenleri biz CHP'ye oy vereceğiz diye konuşmaya başladıysa o zaman bu kabuklu bize yapışmıştır demektir" diye konuştu.
PARTİSİNİ ELEŞTİRDİ
Birgül Ayman Güler, partisinin seçim sürecinde kasetlerle seçim propagandası yapmasını da eleştirdi. Güler, "Yalnızca darbe değildir anti demokratik olan, aynı zamanda kaset şantajcılığının kendisi de anti demokratik yöntemlerin en başında gelir. Bizde MHP gibi bu kasetleri kullanarak seçim propagandası yaptık" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu merak edilen soruların yanıtlarını Cumhuriyet Gazetesi'den Utku Çakırözer'e anlattı.
Seçim sonuçlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu ‘Her kapıyı çalıp projelerimizi anlatmalıyız’ dedi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi kimliği ön plana çıkmayan, tüm Türkiye’yi kucaklayabilecek bir aday çıkarmak istediklerini belirterek “Vatandaşların tercihini de dinleyeceğiz. Eğer yüz binlerce imzayla bir ismi desteklerlerse biz buna saygı duyarız” dedi.
Seçim sonuçları hakkında parti meclisi, milletvekilleri ve kadın kollarıyla toplantılar yapacaklarını açıklayan Kılıçdaroğlu, “Sandıktan ‘daha çok çalışın’ mesajı çıktı. Her kapıyı çalıp, evlere girip projelerimizi anlatmalıyız. Kadın kollarımıza büyük görev düşecek” dedi. Antalya, Mersin ve Artvin gibi CHP’li belediyelerin AKP’ye kaptırılması için “Onlar kazanmadı, biz kaybettik. Hatay’ı kazandığmız gibi Uşak’ı, Adana’yı da alabilirdik. Bu kayıpların nedenlerini iyi değerlendirmeliyiz” dedi.
CHP’nin etnik ve dini temelli siyaset yapmadığı için Doğu ve Güneydoğu’dan oy alamadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bize oy vermeseler de o bölgelere gitmeye, sorunlarının çözümü için öneriler üretmeye devam edeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu TBMM’de kendisine yapılan saldırı konusunda da, “Erdoğan yaptığı haksız suçlamaların sonucunu görsün” dedi.
Kılıçdaroğlu Cumhuriyet’in gündeme ilişkin sorularına şu yanıtları verdi:
‘Hain’ ilan eden düşünsün
- Geçmiş olsun. Saldırıdan çıkardığınız mesaj nedir?
Bu olay kişisel bir olay değil. En büyük beklentim olayın arka planının sağlıklı sorgulanması. İlk gelen bilgi benimle ilgili olarak “vatan haini” tanımlaması üzerinden bu şiddeti gerçekleştirdiğini söylemesidir. O zaman siyasetçilerin ve özellikle de iktidarda olan siyasetçilerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor: Ana muhalefet lideri hangi gerekçeyle vatan haini ilan edildi? Bunu söylediğim zat belli. Yaptığı haksız suçlamaların ne tür sonuçlar doğurduğunu ve doğuracağını görmelidir. Vicdanlarda sorgulanması gereken de budur.
- 30 Mart seçim sonuçlarından CHP Genel Başkanı ne mesaj aldı? ‘Daha fazla çalışın mesajı’ aldık. Türkiye şöyle bir paradoks ile karşı karşıya kaldı. AKP’nin yüzde 40’ın altına düşeceği bekleniyordu. Oyları 2 milyon azaldı ama yine de beklenen ölçüde düşmedikleri için sevindiler. Biz daha fazla alacağımızı düşünüyorduk. Nitekim oylarımız arttı ama beklediğimiz kadar artmadı. O yüzden üzülüyoruz. Ancak artış var ve bu süreklilik kazanmış durumda. Yine de yeterli görmüyoruz.
- CHP örgütünde, oy verenlerde bir hayal kırıklığı var. Bunu nasıl gidereceksiniz?
Hiçbir CHP’li moralini bozmasın. Tam tersine. Daha fazla çalışma azmiyle yola çıkmak zorundayız. Eksikleri gidereceğiz. Toplumun her kesimiyle sağlıklı, tutarlı ilişki kuracağız. Projelerimizi, öngörülerimizi, dünya görüşümüzü geniş kitlelere anlatmak zorundayız. Daha farklı stratejiler geliştireceğiz.
Kadınlara görev
- Ne tür yeni stratejiler? Çok az girdiğimiz evlere mutlaka girmek zorundayız.Kadın kolları çok daha güçlü olması lazım. Onları çok daha fazla çalıştırmalıyız. Siyasi çalışmalarda kadınlar çok daha fazla önde olacaklar. Onların çalışmaları için genel merkez olarak her türlü desteği vereceğiz. Tüm illerdeki kadın kollarını Ankara’da toplayacağız. Hedefler göstereceğiz. Ayrıca parti meclisini ve milletvekillerini topluyorum. Oturup soğukkanlılıkla bu sonucu düşünmemiz gerekiyor. Eksik, yanlış nerede oldu? Grubumuzla da seçimleri değerlendirmek için ayrı bir toplantı da yapacağız.
Sarıgül militan gibi çalışacak
- Mustafa Sarıgül ile bundan sonra işbirliğiniz nasıl olacak?
Kendisinin bize ziyareti oldu. Çok verimli ve güzel bir sohbet oldu. Bundan sonra da CHP için bir militan gibi çalışacak.
- Mansur Yavaş partide kalacak mı?
Elbette biz isteriz kendisini. Tüm partilerin kucakladığı iyi bir performans gösterdi. Örgütümüzün de kendisini benimsediği görülüyor. Aslında o da Ankara’yı kazandı ama başarısı şaibe ile gölgelendi. Maalesef AKP’nin YSK’si ile kaybetti.
- YSK’ye yaptığınız itirazların çoğunluğuna yanıt alamadınız?
YSK hükümetin baskısına boyun eğen bir kuruluş haline dönüştü. Bu seçimler yargı gözetiminde değil hükümet gözetiminde yapılan seçimlere dönüştü. Sandık başlarına bakanlar gitti. Görevlilere manevi baskı yaptı. YSK üyelerine doğrudan Başbakan ve AKP yöneticileri manevi baskı yaptılar. Açıkça tehdit ettiler.
Onlar kazanmadı, biz kaybettik
- Bir özeleştiri yaptınız mı? Neler daha iyi olabilirdi?
- Mesela Antalya, Mersin, Artvin... Bu iller neden kaybedildi? Şu anda değerlendirme yapılıyor. Bana göre o illerde aslında AKP kazanmadı, biz kaybettik. Kaybetmemek gerekirdi.
Uşak’ı, Adana’yı da almalıydık
Başka kazanabileceğimiz yerler de vardı. Hatay’ı almamıza çok sevindim. Ama Uşak’ı ve Adana’yı da almamız gerekirdi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Çankaya için o özellikler Erdoğan'da bulunmuyor
- Önümüzde iki seçim var: Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler. Hedefleriniz neler?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde her siyasal görüşten insanın ‘Bu benim cumhurbaşkanım olabilir’ diyebileceği bir ismin seçilmesini istiyoruz. Buna uygun aday çıkaracağız.
- MHP lideri ‘Herkes olabilir ama Erdoğan olamaz’ diyor. Sizin Erdoğan konusunda çizginiz nedir?
Cumhurbaşkanının devletin yönetiminde uyumu sağlaması lazım. 76 milyon yurttaşı kucaklaması lazım. Toplumda kutuplaşmalara yol açmaması lazım. Her kimlikten, her inançtan insan arasında ayrım yapmaması lazım. Temiz olması lazım. Şaibeli olmaması lazım. Bu özelliklerin hiçbiri onda yok.
Yurttaşın tercihi de önemli
- Sizin adayınızın ne özellikleri olacak?
Her yurttaşın oy verebileceği, herkesi kucaklayacak bir isim olmalı. Vatandaşların da tercihi, kimi istediği önemli tabii.
- ‘Vatandaşın tercihi’ sözünüzü açar mısınız?
Yasal bir zorunluluk yok tabii ama yurttaşlar bazı isimleri isteyebilir, tercih ettiklerini ortaya koyabilir. Binlerce, yüz binlerce insanın desteğini almış olmak tabii ki bir gösterge olur. Bu taleplere saygı duyarız.
Parti kimliği öne çıkmamalı
- Bir demecinizde ‘sivil ve siyasi kimliği’ olmayan demiştiniz?
Siyasi kimliği çok öne çıkmayan demek istedim. Yoksa herkesin şu ya da bu görüşü var. Sandığa gidip oy kullanıyor. Belli bir partinin adayı gibi, parti kimliği ile bir kişinin öne çıkmasını doğru bulmuyorum.
Başkan seçmiyoruz ki...
- Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında görüşmeler yapılıyor...
Ben Erdoğan ile Gül arasında yapılan Cumhurbaşkanlığı pazarlıklarını doğru bulmuyorum. Seçmenlerin oylarını çantada keklik görüp kendi kendilerine Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapmalarını bu ülkenin insanlarına saygısızlık olarak görüyorunm.
- Başbakan, ‘Terleyen, koşan bir cumhurbaşkanlığından yana’ olduğunu ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı mı seçeceğiz yoksa cumhurbaşkanı koltuğunda oturan başbakan mı seçeceğiz? Cumhurbaşkanı meydanlara çıkıp ne propagandası yapacak? Görevi belli. Yargıç atayacak, rektör atayacak, kanunları inceleyip onaylayacak. Başka da pek görevi yok. Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme konusu deniyor. Var o zaten anayasada. Olaganüstü durumlarda kullanılabilir. Ama her gün olmaz. Devletler hukuk ve teamüllerle yönetilirler.
Gül, kendisini kukla yerine koydurmamalı
Cumhurbaşkanı Gül, şimdiden kendini başbakan yerine koyup birinci derece rol oynarsa kukla olarak kalır o başbakan koltuğunda. Kendisini kukla konumuna koydurmamalı. Tavrını net koymalı. Aday olacak mı olmayacak mı? ‘Erdoğan ile görüşüp söyleyeceğim’ diyorsa zaten tarafsız değildir. ‘Herkesin cumhurbaşkanı değil’ algısını da beslemiş olur.
Tek tek ortaya çıkaracağız
- Yolsuzluk meselesinin sandığa yansımadığı söyleniyor. Bu dosyaların peşini bırakacak mısınız?
Hayır, kesinlikle hayır. Çok net bilgiler var. Yolsuzluk yapıp rüşvet aldıklarına ilişkin. Nüfuz ticareti var. Devletten ihale alanların rüşveti nereye verdiğini biliyoruz. Bu bilgiler tek tek çıkacak. Beni mahkemeye vermişler. Teşekkür ediyorum. Şimdi TİB’in tüm telefon kayıtlarını mahkemeye getirteceğiz. Tüm yolsuzlukları kanıtlayacağız. Aynı şeyi TÜRGEV için de yapacağız. Kimlerden kaç lira bağış aldığını, ödeyen şirketlerin sonra hangi ihaleleri aldığını tek tek ortaya koyacağız. Soruşturma komisyonlarında bir üyemiz bile olsa bütün pislikleri ortaya dökeceğiz.
Yeni dosyalar çıkabilir
- Yeni yolsuzluk dosyalarının çıkmasını bekliyor musunuz?
- AKP demek yolsuzluk, hortumculuk demek. Dolayısıyla her an ortaya çıkabilir. Yolsuzluk yapanları iktidarda tuttuğunuz sürece bu bir hastalıktır. Doymazlar. Aynı mantıklarını sürdürüyorlar.
'Hersh'ün sarin gazı iddiasına inanıyorum'
- Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün gündeme getirdiği ‘sarin gazı’ iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz
Ben doğru olduğuna inanıyorum. Adana’daki mahkemelere bakılırsa ipuçları orada görülecektir. O mahkemelerde açılan davalarda verilen ifadeler Hersh’in raporunu doğruluyor zaten. İnternete düşen ses kayıtlarında El Kaide unsurlarına kaç TIR’ın nasıl gönderildiği var zaten. ‘Oraya orduyu nasıl sokarız’ın hesapları bile yapıldı.
- Suriye ile savaş olasılığı hâlâ var mı?
Bakın, bizim ve dünyanın uyarıları sayesinde Erdoğan Suriye konusunda geri adım attı. Artık Esad’ı eskisi kadar eleştirmiyor. Batılılar da, tüm dünya da onun kışkırtıcılığını iyi biliyor artık. Erdoğan’ın yapacağı tek şey var. El Kaide’ye kolunu kaptırdı, vücudunu nasıl kurtaracak? Bunun hesabını yapmak zorunda.
Güneydoğu’da çalışacağız
- CHP’nin Güneydoğu’dan oy alamaması eleştiriliyor
O bölgede düşük oy aldığımız doğru. Biz sosyal demokrat parti olarak inanç ve etnisiteyi siyasi malzeme yapmıyoruz. Dolayısıyla de o bölgede siyasette zorlanıyoruz. Ama o bölgede çalışmaya devam edeceğiz. Bize oy vermeseler de sorunlarının çözümü için öneriler getirmeye devam edeceğiz.
- Cumhurbaşkanlığı seçimleri CHP’nin Kürt tabana ulaşması için fırsat olabilir mi?
Onların oyları önemil tabii ki. Her yurttaşın olduğu gibi. Erdoğan’ın tek bir hedefi var: Nasıl cumhurbaşkanı olurum! O yüzden barış sürecini sağlıklı götüremez. Bir siyasetçi topluma yalan söylemeye başlamışsa ve yalancılığı kanıtlanmışsa o sağlıklı çözümler ürütemez. Herkesin bunu görmesi lazım. Biz Kürt sorununun çözümü için en sağlıklı, tutarlı önerileri getiren partiyiz. 17 maddeden biri gerçekleşti, ÖYM’ler kalktı. Ama demokrasinin gereği olarak kalkmadı. Erdoğan orada yargılanmasın diye kalktı. Biz yine de bunu demokratikleşmenin önemli bir aşaması olarak görüyoruz. Diğer 16 maddemiz de hayata geçtiğinde Kürt sorununun çözümünde önemli mesafe alınmış olacak.
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/kilicdaroglu-merak-edilen-sorulari-yanitladi-h25835.html
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, partiye dönerse kimsenin itirazı olmaz, etse de anlamı olmaz. Ama Abdullah Gül'ün partiye dönmesini doğru bulmuyorum" dedi.
Beyaz TV'de Erkan Tan'ın moderatörlüğündeki Son Söz programında AKP'li vekil Şamil Tayyar, "Abdullah Gül'ün yeniden Başbakan olmasını arzuluyor musunuz?" sorusuna yanıt verdi.
'ORTADA VERİLMİŞ BİR KARAR YOK'
Tayyar, "Açıklamalarda baktığımda; mesela Hüseyin Çelik'in bir açıklaması var; Başbakan olarak görmek istediğini söylüyor. Sayın Bülent Arınç'ın, Mehmet Ali Şahin'in, bir çok bakanın Sayın Gül'ü Başbakan olarak görmek istediklerine dair açıklamaları var. Kamuoyu bunları duyunca şunu düşünmüş olabilir; acaba Sayın Başbakan ile Sayın Cumhurbaşkanı bir araya geldiler, Başbakan'ın adaylığı konusunda karar verdiler, acaba sayın Gül de dönecek mi? Bu tamamen bizim parti büyüklerimizin kişisel kanaatleri. Yani ortada verilmiş bir karar yok" açıklamalarında bulundu.
"GÜL PARTİYE DÖNMEMELİ"
"Abdullah Gül dönmek isterse partide tek bir kişinin itirazının olmayacağını düşünüyorum" diyen Şamil Tayyar, "Gelir ve olur, bir problem de yaşanmaz. Biri itiraz etsede anlamı olmaz. Ancak Sayın Gül'ün Cumhurbaşkanlığı makamından sonra siyasetin içinde olmasını çok doğru bulmuyorum. Bana göre Sayın Gül dönmemeli. gelince partiye zarar verir anlamında söylemiyorum, tam tersine çok ciddi katkısı da olur fakat siyaset kurumuna zarar veririz" şeklinde konuştu.
http://www.odatv.com/n.php?n=akpden-abdullah-gule-ilk-itiraz-geldi-1004141200
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisinin
dünkü grup toplantısında Twitter’ın kapatılması kararını iptal eden
Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yönelik eleştirileri dikkat çekti. AYM’nin
kararına saygı duymadığını bir kez daha tekrarlayan Erdoğan, ‘Tarih sizi
affetmez” dedi, hukukun tecelli edeceği günün yakın olduğunu söyledi.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru
hakkını kendilerinin getirdiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: “Adı
üzerinde bireysel başvuru. Eğer siz kalkar bütüncül bir anlam taşıyan,
bütüncül bir yasa veya bir orada uygulamayı getirme kararını alacak
olursanız, tarih sizi affetmez. Bu aceleci yaklaşım, yanlış bir
yaklaşım. Bu kararı siz bir kişi için verebilirsiniz. Bir başka müracaat
eden için verebilirsiniz, ama bütünü kapsayacak anlamda bu kararı
veremezsiniz. Burada hukuk, hak tecelli etmemiştir. Onun da tecelli
edeceği gün temenni ederim ki yakındır.”
‘Elinizdeki bilgileri paylaşın’
Erdoğan konuşmasında, “paralel yapı” diye
adlandırdığı F tipi cemaat yapılanmasıyla mücadeleyi sürdüreceklerini
de vurguladı. “Paralel yapı”nın kayıtsız para toplamasına ve insanların
samimi duygularını istismar etmesine artık göz yummayacaklarını belirten
Erdoğan, bu konuda İsmet İnönü’nün bir sözüyle destek çağrısı yaptı.
“Elinizdeki bilgileri lütfen bizlerle paylaşın. Unutmayın, namussuzlar
kadar namuslular cesur olmadıkça, başarıyı elde edemeyiz” diye seslenen
Erdoğan, şunları söyledi: “Paralel yapı içindeki kardeşlerimin ciddi bir
aldatılmışlık duygusu içinde olduklarını biliyorum. Onlara şunu da
tekrar hatırlatmak istiyorum; bu yapı çok ciddi itikadi sorunları ihtiva
eden bir yapıdır. Örgüt liderinin bir alim, bir gönül insanı, bir hoca
değil, bir holding patronu, bir örgüt yöneticisi olduğu açıkça
görülmüştür. Tabandaki kardeşlerimizin hayal kırıklığı yaşadığını
biliyorum. Sadece onlar değil, bizler de ihanete uğradık. Hz. Yusuf’un
hissiyatı neyse biz de oyuz. Sırtımızdan hançerlendik.”
‘Gül ile Köşk’ü görüşmem doğal’
Tayyip Erdoğan, grup konuşmasında
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tartışmalara da değinerek, muhalefet
partisi liderlerinin bu konudaki açıklamalarına tepki gösterdi. MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
görüşmeleri üzerinden kendisini eleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, “Yavru
muhalefetin başındaki zat, garip garip şeyler söylüyor. İki kişi kendi
arasında oturacakmış, konuşacakmış, şöyle olacakmış, böyle olacakmış...
Benim Cumhurbaşkanımızla konuşmak suretiyle, bu konuyu istişare etmemden
daha doğal ne olabilir? Bundan niye rahatsız oluyorsun? Millet nasıl
karar verirse herkes ona uymak zorunda. Sen de uyacaksın” diye konuştu.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Biz sivil
Cumhurbaşkanı istiyoruz’ sözlerine de “Kim olacağı noktasında kararı sen
veremezsin. Sen kendi adayını belirlersin veya aday olacaksan seni aday
yaparlar” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle
ilgili "Şahsımla ilgili konularda benim ne düşündüğüm ve ne söyleyeceğim
önemli olacak tabii ki" dedi.
ANKARA-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde,
"Oturup arkadaşlarımla konuşacağımı, tabii ki arkadaşlarımın içinde en
önemlisi Sayın Başbakan başta olmak üzere, ona göre bir karar
vereceğimizi ve yol çizeceğimizi söyledim. Nihayette şahsımla ilgili
konularda benim ne düşündüğüm ve ne söyleyeceğim önemli olacak tabii ki"
dedi.
Gül, resmi davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta ile Çankaya Köşkü'nde düzenlediği ortak basın toplantısında cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin soruyu yanıtladı.
"Cumhurbaşkanlığı adaylığını konuşmak için zaman geldi demiştiniz. Acaba zaman bu haftaki olağan görüşme midir? Sizinle ilgili olarak bir Bayburt formülü konuşuluyor, eğer süreç sizi oraya götürürse bunu mu erken seçimi mi tercih edersiniz" sorusuna Gül, şu yanıtı verdi:
"Mahalli seçimlerden sonraki yapılacak seçimler cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna göre ve ona da dört beş ay gibi bir kısa süre kaldığına göre artık mevzunun, tartışılacak konunun bu olacağı aşikardı. Onun için ben de herkesten önce 'artık bu işi konuşmanın zamanı geldi, bu iş konuşulacak' dedim. Nitekim gerçekçi, realist olmamız gerekir.
Ayrıca şunu da ifade ettim ve burada da ifade etmek istiyorum, tabii ki şahsımla ilgili de söz konusu olduğu için oturup arkadaşlarımla konuşacağımı, tabii ki arkadaşlarımın içinde en önemlisi Sayın Başbakan başta olmak üzere, ona göre bir karar vereceğimizi ve yol çizeceğimizi de söyledim. Tekrar da onu söylüyorum ama nihayette şahsımla ilgili konularda benim ne düşündüğüm ve ne söyleyeceğim önemli olacak tabii ki."
Gül, resmi davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta ile Çankaya Köşkü'nde düzenlediği ortak basın toplantısında cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin soruyu yanıtladı.
"Cumhurbaşkanlığı adaylığını konuşmak için zaman geldi demiştiniz. Acaba zaman bu haftaki olağan görüşme midir? Sizinle ilgili olarak bir Bayburt formülü konuşuluyor, eğer süreç sizi oraya götürürse bunu mu erken seçimi mi tercih edersiniz" sorusuna Gül, şu yanıtı verdi:
"Mahalli seçimlerden sonraki yapılacak seçimler cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna göre ve ona da dört beş ay gibi bir kısa süre kaldığına göre artık mevzunun, tartışılacak konunun bu olacağı aşikardı. Onun için ben de herkesten önce 'artık bu işi konuşmanın zamanı geldi, bu iş konuşulacak' dedim. Nitekim gerçekçi, realist olmamız gerekir.
Ayrıca şunu da ifade ettim ve burada da ifade etmek istiyorum, tabii ki şahsımla ilgili de söz konusu olduğu için oturup arkadaşlarımla konuşacağımı, tabii ki arkadaşlarımın içinde en önemlisi Sayın Başbakan başta olmak üzere, ona göre bir karar vereceğimizi ve yol çizeceğimizi de söyledim. Tekrar da onu söylüyorum ama nihayette şahsımla ilgili konularda benim ne düşündüğüm ve ne söyleyeceğim önemli olacak tabii ki."
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Paralel Yapı tarafından İrancı olarak gösterilmesine ilişkin, 'Bu iftiraların nedeni İçişleri Bakanlığım'da bu yapıya yönelik tasarruflarımdan rahatsız olmalarıdır' dedi.
AK Parti cemaat savaşında cemaatin hükümette en çok hedef aldığı isimlerden Beşir Atalay Yeni Şafak gazetesine konuştu. Nil Gülsüm'ün sorularını yanıtlayan Atalay, cemaatin kendisine yönelttiği "İran'ın adamı" suçlamasının perde arkasını anlattı.
CEMAATİN HEDEFİNDEKİ İSİM: İRANCI İDDİASI İFTİRADIR
Cemaatin "İrancı, şia" iddialarına karşılık "Ben
kendim bağımsız bir kimseyim, herhangi bir grubun, yapının, cemaatin
parçası değilim. Onların şahsımla ilgili İrancı, Şia gibi iddiaları da
iftiradır." diyen Atalay cemaat için "Kendi uyguladıkları yanlış strateji ile kendilerini yok ettiler." iddiasında bulundu.
YOK OLUŞ NOKTASINDALAR
Cemaat açısında bu seçim sonuçları ne anlama geliyor?
Cemaatin
geldiği nokta yok oluş noktasıdır. Cemaatin çok yanlış bir strateji
uyguladığı besbelli. Bunu kendi içlerinde de ifade etmeye başlayanlar
var ve bu giderek de artacak. Cemaati bu noktaya hangi faktörlerin
getirdiği, neden böyle bir karar verdikleri konusunda çeşitli şeyler
söylenebilir; gerçek sebebi belki de bir gün kendileri açıklayacaklardır
ve biz de gerçek sebepleri o zaman öğreneceğiz. Dershane gibi mevzuları
tâli görmek gerekir.
PARALEL YAPI TAŞERON
Bu seçimin taşıdığı anlam neydi?
Bu
seçim çok önemliydi. Çünkü bu seçimin ardından cumhurbaşkanlığı ve
genel seçim olacak. Neredeyse ülke ile ilgili önemli bütün kararlar, bu
bir buçuk yılda belirleniyor. Burada artık hükümetle ve Başbakan'la
hesaplaşması olanların bir karar vermeleri gerekiyordu. Paralel Yapı'nın
da taşeron olarak tercih edildiğini görüyoruz.
Paralel Yapı'nın büyük bir kavgaya yalınkılıç girmesindeki motivasyon ne olabilir?
'Yargıda,
emniyette ve bürokraside yeterince güçlendik. Hem AK Parti, hem de
yargı, iş dünyası, medya ve sanat çevresi gibi alanlarda birçok kişiyi
dinleyerek oluşturduğumuz kayıtları da kullanarak Türkiye'de siyaseti
biz dizayn edebiliriz' diye düşünmüş olabilirler. Nitekim iş dünyasında
bu kayıtlarla şantajlar yapıldı. Ancak anlamadıkları şu ki, bu iktidar
başka bir iktidar değil. AK Parti muhafazakar bir parti. Dini ve milli
değerlere sahip ve inanç ve düşünce özgürlüğüne son derece önem veren ve
bu doğrultuda hizmet veren bir hükümete neden böyle bir saldırı
yaptıkları anlaşılamamaktadır. Hülasa, çok önemli tarihin not edeceği
bir dönemi yaşadık.
Taban onları dinlemedi
Cemaat için 'Yok oldu' dediniz. Bu sonuca nasıl vardınız?
Kendi
uyguladıkları yanlış strateji ile kendilerini yok ettiler. Çünkü bu
yapı, güvenle alakalı bir yapı. Yine bu seçimde, yaptıkları somut
çalışmalara rağmen bir güçleri olmadığı ortaya çıktı. Tabanlarındaki
birçok insanın da onların işaret ettiği şekilde oy vermediğini
düşünüyorum. Bu yapı, bir nebze radikalleşme ihtimaliyle birlikte bundan
sonra gelişemez ve zamanla ortadan kalkar.
HUKUK İÇİNDE MÜCADELE EDECEĞİZ
Başbakan
seçim sonrasında yaptığı balkon konuşmasında Paralel Yapı ile ilgili
mücadelenin kararlılıkla yürütüleceğini bir kez daha vurguladı. Nasıl
bir mücadele öngörüyorsunuz?
Bahsettiğimiz mücadele,
hukuk çerçevesinde olacaktır. Şu anda dinlemeler ve bunların hangi
hukukî dayanakla gerçekleştirildiği incelenmektedir. Burada hatası olan,
hukuku çiğneyen kişiler elbette yargıya havale edilecektir. Mücadele
derken kastettiğimiz, işini düzgün yapan insanlar için geçerli değil.
Yanlışlıklara ortak olan kişilere karşı hukukun içinde gereken
yapılacaktır. Sayın Başbakanımızın bu hususta kararlı bir duruşu var.
Hükümetimiz de, diğer tüm sorunlarda olduğu gibi idare-i maslahatçı
davranmayacak, sorunu çözmek için kararlı bir biçimde hareket edecektir.
Paralel Yapı ile mücadele etme kararı bazı riskler içermiyor mu?
Risk
alamayan, siyaset yapmasın. Korkak bezirgan misali, hiç risk almadan
sorunları çözmeye çalışmak netice vermez. Türkiye, önemli bir ülke ve
sorunları da ancak risk alarak çözülebilir. Bugünkü sorun için de, Çözüm
Süreci için de durum budur.
İRANCI-ŞİA İDDİASI İFTİRA
Paralel
Yapı tarafından en çok hedef alınan isimlerden birisiniz. Sizin için
İrancı, Şii türü propaganda işletiliyor. Size karşı neden bu denli yoğun
bir saldırı var?
Tam olarak bilemiyorum. Ben kendim
bağımsız bir kimseyim, herhangi bir grubun, yapının, cemaatin parçası
değilim. Onların şahsımla ilgili İrancı, Şia gibi iddiaları da
iftiradır. İçişleri Bakanlığı yaptığım dönemde bu yapıya yönelik
tasarruflarımızdan rahatsız olmuş olabilirler.
Mesela?
İstihbari
bilgilerin önceden bazı yerlere servis edildiğini gördük. Bunlar
affedilemezdi ve bazı tedbirler aldık bu yönde. Ancak 2011'in ikinci
yarısından sonra orada maalesef farklı gelişmeler olmuş. Yapılanma
yoğunluk kazanmış.
http://www.internethaber.com/cemaat-besir-atalayi-icin-neden-iranci-ilan-etti-657415h.htm
Gülen örgütüne yönelik operasyon yurtdışına uzandı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, büyükelçilere yurtdışındaki okulların kapatılması için talimat verdiği iddia edildi.
Hükümet, Gülen örgütünün yurtdışındaki okullarının kapatılması için düğmeye bastı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, büyükelçilikler ve temsilciliklere, örgüt okullarının kapatılması için girişimde bulunulması talimatı verdi.
İngiliz Reuters ajansında yer alan haberi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da doğruladı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısı için Amerika'da bulunan Davutoğlu, talimata gerekçe Gülen örgütünün faaliyetlerin gösterdi. Davutoğlu, örgütün Türkiye’yi yabancı ülkelere şikâyet eden mektuplar yazdığını söyledi.
Mektupların içeriği hakkında bilgi vermeyen Davutoğlu, mektuplara karşı görevleri gereği tedbir almak durumunda olduklarını belirtti.
Gülen örgütünün dünyanın 160 ülkesinde 2 binden fazla okullu bulunuyor.
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/gulen-orgutune-darbe-h25404.html