CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın 'Ben aklanmak istiyorum' diye bir talebi olmaması
hakkında, "Bu onun zaten hırsız olduğunu gösterir" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin'in Narlıkuyu beldesinde
kaldığı otelin çıkışında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü
mitinglerinde yaptığı konuşmalara ilişkin gazetecilerin sorularını
yanıtladı.
Ahlakı olan kişinin koltukta bir gün bile oturamayacağını belirten
Kılıçdaroğlu, "Adı hırsızlığa çıkan birisinin Başbakanlık koltuğunda
oturmaya hakkı da yoktur yetkisi de yoktur. Bu, en azından 76 milyona
hakarettir. O koltuktan bir an önce inmesi, Yüce Divan'a gitmesi ve
aklanma talebinde bulunması lazım. Adı hırsızlığa çıkmış birisinin 'Ben
aklanmak istiyorum' diye bir talebinin olmaması, onun zaten hırsız
olduğunu gösterir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, "Adnan Menderes'e yaptıklarını bize
de yapmak istiyorlar" şeklindeki konuşmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Bir başçalanın, Menderes'in adını ağzına almaya hakkı yoktur.
Menderes'in çocuklarına baksın, bir de kendi çocuklarına baksın.
Menderes'in aile yaşamına baksın, bir de kendi aile yaşamına baksın.
Menderes, hiçbir zaman şaibeli bir Başbakan konumunda olmadı ama bu
şaibeli. Şaibesini sadece biz değil, bütün dünya biliyor."
Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu,
Erdoğan'ın, "Bu seçimde birinci parti olmazsam siyaseti bırakırım"
sözüyle ilgili de "Oyu indiği zaman da siyaseti bırakacak mı? Asıl bu
soruya cevap vermesi lazım" diye konuştu.
AKP ile Cemaat arasında yaşanan savaş, ses kayıtları üzerinden devam ediyor.
Uzun süredir internete düşen ses kayıtları sebebiyle sıkıntılı günler yaşayan AKP'de, 25 Mart telaşı yaşanıyor.
Sosyal medyada dile getirilen iddiaya göre 25 Mart’ta, yani seçime günler kala yayınlanacak olan kaset Erdoğan için
"öldürücü darbe" olacak.
Ne mi bu kaset?
Cemaat taraftarlarının Twitter'da yazdıklarına bakılırsa eski BBP
Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin bir ses kaydının
yayınlanması bekleniyor.
25 Mart'ta yayınlanacağı söylenen Yazıcıoğlu kasetinde, Başbakan Erdoğan'ın
"Muhsin Yazıcıoğlu'na suikast düzenleyecekler, düzenleyeceklerse düzenlesinler. Bana ne, hak etti. Gereken neyse bunu yapsınlar" dediği iddia ediliyor.
Cemaat şimdiden
"Yazıcıoğlu'nun ölümünde Erdoğan'ın bizzat parmağı var" söylentisini yaymaya başladı.
Nitekim hükümete yakın Yeni Şafak gazetesi de bugün
"Kumpası Böyle Kuracaklar" başlığıyla şu ifadeleri kullandı:
"Paralel
yapının, 'Erdoğan, Hayrettin Karaman'dan fetva aldı. Yazıcıoğlu'nun
infaz emrini verdi' yalanı için düğmeye bastığı ileri sürüldü. İddiaya
göre örgüt, BBP lideri Destici'nin Karaman'la yaptığı görüşme kaydına
montaj yapacak."
YAZICIOĞLU'NUN ÖLÜMÜNE FETVA MI VERİLDİ
Yazıcıoğlu iddiasıyla ilgili ilginç bir konu daha var. Başbakan
Erdoğan'ın sözlerine çok kıymet verdiği, ilahiyatçı yazar Hayrettin
Karaman, 17 Aralık operasyonundan iki gün sonra çok tartışılan bir yazı
kaleme aldı. Yeni Şafak'taki köşesinde Karaman şu satırlara yer verdi:
"Mecellemizin 26. Maddesi şöyle der: 'Zarar-ı âmmı def'içün zarar-ı hâss ihtiyor olunur'.
Gençler de anlasın diye günün diline çevirelim.
Kamuya (ve bu arada ümmete) ait zararı önlemek için bir şahıs, bölge veya gruba ait zarar göze alınır, sineye çekilir.
Siyasette olan selim akıl ve kalb sahiplerine de bu kuralı
hatırlatıyor ve örnek olarak merhum şehid Muhsin Yazıcıoğlu'nu dua ile
anıyorum."
Cemaat yazarları, Karaman'ın bu ifadelerinin Yazıcıoğlu'nun öldürülmesine
"caiz" fetvası anlamına geldiğini söyledi.
Tartışmalar tam gaz devam ederken Twitter'da Fuat Avni adıyla
Başbakan ve Başbakanın tüm yakın çevresi hakkında çok ilginç bilgiler
veren kişinin yazdıkları, 25 Mart'ta nasıl bir sürprizle
karşılaşacağımızın habercisi gibiydi.
Cemaat'e yakın olduğu anlaşılan ve kısa sürede 200 binden fazla
takipçiye ulaşan bu hesaptan AKP içinden birçok kulis bilgisi
paylaşılıyordu. Öyle ki Obama-Erdoğan görüşmesinin özel detayları bile
medyaya yansımadan günler önce bu hesaptan duyurulmuştu.
"BEYEFENDİ HABERDARDI"
Fuat Avni adlı hesaptan 21 Şubat 2014'te "Alın size turpun en büyüğü
Muhsin Başkan'ın öldürülmesinden Beyefendi haberdardı. Bunu devletin
bekası için kabullenmişti. Beyefendi'nin en büyük korkusu bunu bildiğine
dair ses kaydının ortaya çıkacak olması." şeklinde atılan tweetler
tartışmayı bir kez daha ateşledi.
Fuat Avni adlı kişi, açtığı blog sitesinde Yazıcıoğlu olayının detaylarını anlattı.
Operasyonel olaylarda kullanılan kişilerden biri ile tanıştığını belirten Fuat Avni, bu kişinin kendisine
"Ankara‘da
bir hakim Kozmik Oda‘ya girmeden evvel biz girdik. Orayı temizlememiz
istendi. Üç kişi geceli gündüzlü temizlik yaptık. Fakat başımıza bir şey
gelir korkusuyla bir çok belgeyi de yedekledik. Hepsi elimizde. Uzun
zamandır operasyona bizi göndermiyorlardı. Bir kaç ay evvel ekipteki bir
kaç kişi yeni bir infazı konuşuyorlardı. Ne oluyor diye sorunca, -abi
şu meşhur gizli tanık namussuzunu ortadan kaldırmazsak bir numarayı bile
deşifre edeceğim demiş,- dediler. Meşhur gizli tanık dedikleri maalesef
Muhsin Yazıcıoğlu'ydu. Herkesin güvendiği tek siyasetçi olduğundan bir
çok belge ona giderdi." dediğini aktardı.
Fuat Avni devamını şöyle anlattı:
"Gelelim zatın anlattıklarına… ‘Abi Muhsin Başkan‘ı öldüreceklerini anlamıştım, günlerce uyuyamadım’ dedi.
‘Sonra bir gün ekibe acil hareket emri geldi. Helikopterle M.
Başkan‘ın öldürüldüğü yere geldik. İnfaz çoktan gerçekleşmişti ve bizden
olay yerini temizlememiz istenmişti.’ O gün daha dün gibi aklımda:
‘olay yerini temizlerken kayda aldım her şeyi’ dedi. Gözyaşları içinde
dinledim onu. Merak etme ne yapabileceğimize bakalım, ben sana rapor
alacak birilerini bulurum inşaallah dedim. Elindeki bilgi ve belgelere
gelince onları da güvendiğimiz birilerini bulursak bir şekilde verelim.
Hatta o gün aklıma Taraf gelmişti.. Günlerce güveneceğimiz bir mecra
bulmaya çalıştım. 2007‘den beri Başbakan ve etrafındaki kimseye
güvenmiyordum. Hayatımın en büyük hatalarından birini o günlerde yaptım.
Emniyet istihbarattaki birine durumu anlattım. Teyit edelim
anlattıklarını dedi.
Bir tarihte karar kıldık. Benim ofiste onları buluşturdum.
İstihbarattan 3 kişi geldiler. İçlerinde sadece arkadaşım olanı
tanıyordum. Bana anlattıklarının aynısını onlara anlatmaya başladı. Biri
sadece izliyor öbürü not alıyor diğeri de dikkatle sorguluyordu.
Görüşmeden 3 gün sonra ofisime geldiler. ‘Anlattıklarının hepsi
doğruymuş belgeleri ondan alacağız merak etmesin raporu da ayarlıyoruz’
dediler. Kozmik Oda‘daki bilgiler Muhsin Başkan‘ın vefatıyla ilgili
bilgi ve görüntüler bu kişilere verilmiş oldu. Peki belgelerin akibeti
ne oldu? Meğer bana gelen istihbaratçılar K.Özdemir‘in (Kemalettin
Özdemir) yıllardır beraber oldukları ve onu efsaneleştiren kişilerden
bazılarıymış. Ne kadar bilgi, belge, görüntü varsa K.Özdemir‘in eline
geçmişti. Bunu aylar sonra B. Atalay bazılarımızın olduğu ortamda bizzat
söyledi. ‘Sizden hiç bir şey olmaz K.Özdemir olmasaydı değil siz, ben,
Beyefendi bile içeri girecekti’ deyip kendisine ulaşanları açıklamıştı.
Bir şey daha: çok önemli bazı siyasetçi, iş adamı, bürokrat, yargı
mensubu kişilerin kasetleri de kozmik odadan onların eline geçmişti.
Alın size turpun en büyüğü Muhsin Başkan‘ın öldürülmesinden Beyefendi haberdardı. Bunu devletin bekası için kabullenmişti.
Beyefendi‘nin en büyük korkusu bunu bildiğine dair ses
kaydının ortaya çıkacak olması. Korkunun ecele faydası yok. Allah
Kadir-i Mutlak…"
Cemaat'e yakın bu kişinin anlattıklarına bakılırsa olay sadece Muhsin
Yazıcıoğlu'nun ses kaydı ile de sınırlı değil. Görüldüğü gibi yazının
içeriğinde Kozmik Oda'dan birçok belgenin dışarı çıkarıldığı da
anlatılıyor. Hatta birçok siyasetçiye ait olduğu iddia edilen kasetlerin
de Kozmik Oda'dan sızdırılarak Kemalettin Özdemir'e yakın olan
istihbaratçıların eline geçtiği belirtiliyor.
Kemalettin Özdemir Cemaat'ten ayrılarak AKP saflarına katılan isimlerden biriydi.
Anlatılanlara bakılırsa Cemaat özetle Kozmik Oda'dan siyasetçilerin
kasetlerinin çıktığını, Ergenekonvari bir yapının Muhsin Yazıcıoğlu'nu
infaz ettiğini, Kemalettin Özdemir ve Başbakan'ın da bu yapı ile
işbirliği içinde olduğunu söylemek istiyor.
Peki bu yazılanlar yeni bir operasyon hazırlığı mı, yoksa yeni bir algı operasyonu mu?
Tecrübelerimizden yola çıkarak bu sorunun cevabının da "Zaman"la ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Biraz sabır...
http://www.odatv.com/n.php?n=muhsin-yazicioglunu-erdogan-oldurdu-diyecekler-0903141200