Demokrasi paketi değil paketlenmiş yalanlar demeti
Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu, (KESK) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan
“Demokratikleşme Paketi”ni sert bir dille eleştirerek, “paketlenmiş yalanlar
demeti” olarak nitelendirdi. Demokratikleşme Paketini seçim yatırımı olarak
değerlendiren KESK, Alevilerin eşit yurttaşlık talebinin görmezden gelindiğini savunarak,
“CEO’luğunu başbakanın, yönetim kurulu görevini ise bakanlar kurulunun yaptığı
bu şirketleşme adım adım parlamentoyu işlevsizleştirmiştir” dedi.
KESK, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından açıklanan “Demokratikleşme Paketi”ni yazılı açıklama ile
değerlendirdi. Demokratikleşme Paketini seçim yatırımı olarak nitelendiren
KESK, paketin açıklanmasından sonra yaşananlara dikkat çekti. Demokratikleşme
paketinin gökten zembille inmediğinin belirtildiği açıklamada, “Siyasi
iktidarlar değişen koşullara göre yeniden yapılanmaya yönelik adımları
kendileri tercih ettikleri için değil, zorunlu kaldıkları için atmıştır. Korku
imparatorluğundan, imparatorluğun korkusuna geçişte kırılma noktası olan Gezi
Direnişi, AKP iktidarının halkın talep ve beklentilerine cevap verme
konusundaki kısırlığını bir kez daha gözler önüne sermiş, gerçek bir
demokrasiye olan ihtiyacını net olarak ortaya çıkarmıştır” denildi. Demokrasi
Paketinde gerçek bir demokrasinin izlerini görmenin mümkün olmadığının
savunulduğu açıklamada, düzenlemelerin ülke halklarının ve toplumsal kesimlerin
beklentilerine cevap vermediği iddia edildi. Paketi, gericilik anlayışının
meşrulaştırılmasına dönük bir adım nitelendiren KESK, pakette emekçiye yer
verilmemesini eleştirdi. Sendikal haklar konusunda var olan koşulların geri
noktalara sürüklendiğinin belirtildiği açıklamada, “Emeğin değerini aşağılayan,
emekçilerin iradesini yok sayan bu zihniyet anayasada korunmaya devam ettiği
sürece demokratikleşme sağlanması olanaksızdır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde
pakette çalışma yaşamı ve örgütlenme özgürlüğü konusunda en ufak bir ilerici
adım bir yana, açıklama dahi yer almamaktadır” denildi.
ALEVİLERİN EŞİT YURTTAŞLIK
TALEBİNİN GÖRMEZDEN GELİNDİ
Pakette Kürt sorununun demokratik
ve barışçıl çözümüne dair somut bir adımın yer almadığının savunulduğu
açıklamada, paket samimiyetten uzak olarak değerlendirildi. Paketin, barışa
yönelik bütünlüklü bir projesinin olmadığının kanıtı olduğunun öne sürüldüğü
açıklamada, “Paketin içindeki sınırlı ‘iyileşmelerin’ çoğu zaten günlük yaşam
ve mücadele içerisinde kazanılmış haklardan oluşmaktadır” denildi. Seçim
barajının tartışmaya açılmasının ‘trajikomik’ olarak değerlendirildiği
açıklamada, özel okullarda anadilde eğitim hakkı ise “Paketin en ilerici adımı
olarak gösterilen anadilde eğitim hakkı, sadece parası olanın sahip
olabileceği, devletin kamusal bir hak olarak görmezden geldiği bir hizmet
olarak sunulmuştur. Diğer bir ifade ile eşitlik ihlali devem ettirilmiştir”
ifadeleri ile eleştirildi. Alevilerin eşit yurttaşlık talebinin görmezden
gelindiğinin belirtildiği açıklamada, şöyle denildi:
“Ülkenin demokratikleşmesi
bakımından olmazsa olmaz önemde olan Kürt sorunu, örgütlenme, laiklik, ifade ve
basın özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklere ilişkin ilerici bir yaklaşımı
AKP’nin paketinde görmek mümkün değildir. Her ağızlarını açtıklarında ‘ileri
demokrasi’ nutukları atanların zihinlerinde demokrasinin kırıntısının olmadığı
paketlerine de yansımıştır. Biat kültünden beslenenlerden, çoğulculuğu değil
çoğunlukçuluğu temel alanlardan demokrasi beklemek için iyi niyetten daha
fazlasına ihtiyaç olduğu bir kez daha görülmüştür.”
CEO’LUĞUNU BAŞBAKANIN, YÖNETİM
KURULU ÜYELİĞİNİ BAKANLAR KURULU’NUN YAPTIĞI ŞİRKETLEŞME
AK Parti’nin çoğulculuk yerine
çoğunlukçuluğu temel aldığının savunulduğu açıklamada, devletin yapısının
çoğunluğun ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırıldığı iddia edildi. Devletin
şirket mantığıyla yeniden yapılandırıldığının öne sürüldüğü açıklamada,
“CEO’luğunu başbakanın, yönetim kurulu görevini ise bakanlar kurulunun yaptığı
bu şirketleşme adım adım parlamentoyu işlevsizleştirmiştir. İktidarın anti
demokratik uygulamalarına karşı çıkan, sesini yükselten tüm kesimleri baskı
altına almak için polis-şirket devletinin olanakları seferber edilmiştir. AKP,
tüm topluma ve yansıması olarak kamu alanına cinsiyetçi, piyasacı, muhafazakâr
ve otoriter ideolojisini dayatmaktadır. Yaşamın her alanı siyasal İslam’ın
referanslarına göre yeniden tasarlanmaktadır” denildi. AK Parti’nin çıkardığı
yasalar ve uygulamalarla farklı inançları yok saydığı, “zorunlu seçmeli” din
dersleri ile çocukları okullarda inançlarına ve cinsiyetlerine göre
ayrıştırdığını iddia edildiği açıklamada, şu değerlendirme yer aldı:
“Demokratikleşme Paketinde kamuda
sözde kılık kıyafet özgürlüğünün başörtüsü üzerinden formüle edilmesinin
AKP’nin kendi siyasal tercihlerini toplumsallaştırmanın ve kendi tek tipini
yaratmanın bir adımıdır. Kılık kıyafet üzerinden dinin siyasallaştırılması
ötekileştirici ve ayrımcıdır. AKP’nin kamuda siyasi, dini sembolleri araç
olarak kullanmasını özgürlük olarak değerlendirmek mümkün değildir. Toplumsal
yaşamda dini duyguları istismar eden, farklılıkları dışlayan her adım
ayrıştırıcıdır. Olması gereken, devletin dinden elini çekmesi, farklı
kimliklerin, inançların karşısında tarafsız olmasıdır.”
PAKETLENMİŞ YALANLAR DEMEDİ
Demokrasinin iktidarların
lütfüyle verilmemesi gerektiğinin ifade edildiği açıklamada, “Bugün Türkiye’de
toplam 51 KESK yönetici ve üyesi, onlarca öğrenci, gazeteci-yazar, siyasetçinin
tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen Terörle Mücadele Kanunu, Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunu orta yerde dururken demokratikleşmeden bahsetmek
mümkün değildir. Ülkenin yıllardır birikmiş sorunları, halkın taleplerini
taksit taksit seçim yatırımına dönüştürmeyi hedefleyen “paketlenmiş yalanlar
demeti” ile çözülemez” denildi.
http://www.odatv.com/n.php?n=demokrasi-paketi-degil-paketlenmis-yalanlar-demeti-1310131200
0 comments
Write Down Your Responses